Kelimenin kökeni, Arapça'nın kökü "m-l-k" olup "abd" ve "cariye" gibi köle manasına gelen kelimelerden erkek kölesine tekabül eden kelimedendir. Genelde Mamlûk kelimesi 9. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar İslam dünyasında faaliyeti göstermiş beyaz köle kökenli askerler için kullanılmıştır. Memlûk kelimesi, genç hizmetkâr, azat edilmiş köle, delikanlı ve efendisine bağlı muhâfız anlamları da taşır.
Memlûkler'ın çoğu başta Kıpçaklar olmak üzere Türk halkları ile başta Çerkesler olmak üzere Kuzey Kafkasyalılardan ibaretti. Ancak Moğol, Kürt, Ermeni, Gürcü, Rumve Slav memlûkleri de mevcuttu. Beyaz tenli olmayanların Memlûk olma şansı yoktu. Habeş, Batı Afrikalı, Hint ve diğer benzerleri, Memlûk hiyerarşisine ancak hadımlık (haremağalık) yoluyla girmişlerdir. Bunlar da Memlûk toplumunun bir kısmını oluşturmuşlardır.[2] Eyyubi zamanında Mısır'daki memlûklerin çoğunu oluşturan Kıpçaklaridi.[3]
Memlûk adayları köle olarak satın alınırlardı. Fakat, hem satın alanlar, hem de satanlar ile bu satışa konu olan kişiler bilirlerdi ki, askeri okul eğitiminden sonra, mevcut kölelik statüsü değişecektir. Böylece Memlûkler, ileride kaderlerini çizebiliyorlardı. Oysa, diğer kölelerin özgürlüklerini elde etme konusunda kesin bir şansları yoktu. Onların özgürleüklerini kazanmaları için efendilerinin ya onları azat etmesi ya da yakınlarının onları bularak fidye ödemesi gerekiyordu.[4]
İkinci olarak, askeri okula katılan Memlûk adayı köleler, diğer köleler gibi olumsuz barınma ve beslenme koşullarıyla karşılaşmazlardı. Memlûk adaylarından ileride usta bir asker olmaları beklenildiği için, ihtiyaçları ideal koşullarda karşılanmaktaydı.[4] Üçüncü olarak, toplumsal statü bakımından köleler, özgürlükten yoksun olarak, her türlü ağır işlerde çalıştırılırlardı. Toplumda hor ve hakir görülen, pazarlarda ikinci sınıf insanlar olarak alınıp satılabilen insanlar olarak algılanırlardı. Memlûk adayı köleler de başlangıçta böyle pazarlarda alınıp satılsa da, Memlûk adayı olarak yetiştirildikten sonra azat ediliyordu. Memlûk sistemine giren bir Memlûk, sosyal statü bakımından en üst sınıfta yer alıyordu.[5] Oysa normal köleler, toplumun en alt sınıfında bulunuyorlardı.
Dördüncü olarak, Memlûkler hukuk bakımından da kölelerden üstünlerdi. Özgür bir fert olarak hareket eden Memlûk, kendi iradesiyle evlenebilirdi. Fakat, köle statüsünde olanlar için bu durum, efendisinin izniyle mümkündü. Bir Memlûkün çocuğu hür doğarken, kölenin çocuğu da köle olarak doğmaktaydı. Beşinci olarak Memlûklerin mülk edinebilme hakkı varken, kölelerin böyle bir hakkı yoktu. Son olarak, kanun önünde de Memlûklerin üstünlüğü bulunmaktaydı.
Tarihte Memlûkler tarafından kurulmuş devlet olarak şunlar sayılabilmektedir:
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!