Çiçek, 15. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, bu tür etkinliklerin ortak coğrafyadaki dayanışmanın artmasına hizmet edeceğine inandığını söyledi. 1989 yılında çağ dönümü niteliğinde değişimlere birlikte tanık olduklarını dile getiren Çiçek, bu değişimin büyük acıların ve sancıların arkasından gerçekleştiğini, 1989 yılı ve takip eden birkaç yıllık süreçte onlarca yıl kendi havzasında kapalı kalan Avrasya ülkelerinin kendi dışındaki dünyaya açıldıklarını anlattı. 

Çiçek, ”Bu ülkeler onlarca yıl soğuk savaşın bir tarafı olarak kendi coğrafyalarında kapalı kaldılar. 1989′da yıkılan Berlin duvarı ile birlikte aynı zamanda kafalardaki duvarlar da yıkıldı. Yıllarca birbirlerine ön yargılarla bakan insanlar ortak özlem ve ideallerde buluştu” dedi. Yıkılan duvarlar ve ortadan kalkan ön yargıların, geçmişi Avrasya coğrafyasında şekillenen herkese büyük fırsatlar da çıkardığına işaret eden Çiçek, bu coğrafyanın sadece Anadolu halkı için değil aynı zamanda bu coğrafyada yaşayan bütün halklar için büyük anlamlar ifade ettiğini söyledi. Çiçek, ”Çünkü tarihin tanık olduğu bir imparatorluklara ev sahipliği yapan bu coğrafya aynı zamanda dünyanın da sıklet merkezidir. Büyük savaşlara ve büyük barışlara sahne olan bu coğrafyanın artık ortak refahı, refah alanı olarak görmesi gerekmektedir. 23 yıl önce gerçekleşen büyük değişim bize bunu öğretmiştir” dedi. 

Yaklaşık 25 milyon kilometre karelik bir alanı içine alan bu coğrafyada günümüzde 400 milyonu aşkın bir nüfus yaşadığına, bu coğrafyada bulunan devletlerin toplam GSMH’sının 4 trilyon doları geçtiğine işaret eden Çiçek, şunları kaydetti: ”Fırsat ve umutların büyük olduğu bu coğrafyanın yıllık toplam dış ticaret hacmi de 1 trilyon doları aşmaktadır. 23 yıl önce ortalama milli gelirin 300 ile 2.500 dolar arasında değiştiği bu coğrafyada bugün kişi başına milli gelir 10 bin doların üzerine çıkmıştır. Bu coğrafya dünyanın sıklet merkezidir dedim. O halde dünyadaki toplam gayri milli hasıladan daha fazla pay alması gerekmektedir. Bunun da yolu işbirliği ve dayanışmadan geçiyor.” 

-”Savaşın yerine barışı geliştirmemiz icap etmektedir”- 

Avrasya coğrafyasında yaşayan halkların birbirleri ile dil, din, kültür ve etnik köken olarak akrabalıkları bulunduğuna da işaret eden Çiçek, bu coğrafyanın insanlarının yüzlerce yıl beraber yaşadıklarını söyledi. Çiçek, ”Orta Asya’dan Balkanlar’a kadar uzanan bu bölgeyi içinde bulunduğumuz yüzyılda medeniyet yeniden ziyaret edebilecektir. Bunun için geçmişte büyük savaşlara ve çatışmalara sahne olan bu coğrafyada yaşayan halkların karşılıklı işbirliği ve dayanışmayı geliştirmeleri gerekmektedir” dedi. 

İçinde bulunduğumuz yılın esas itibariyle Balkan savaşlarının 100. yılı olduğuna işaret eden Çiçek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ”Bu savaşlardan alacağımız dersler var. Savaşın yerine barışı çatışmanın yerine işbirliği ve dayanışmayı geliştirmemiz icap etmektedir. Zira enerji kaynakları başta olmak üzere doğal kaynaklar yönünden büyük zenginlikleri barından Avrasya bizlerin ortak hayat sahasıdır. Bu coğrafyanın zenginliklerini birlikte değerlendiremediğimiz takdirde daha gelişmiş ülkelerin tüketicileri olmaya devam etmemiz kaçınılmazdır. Bizler dünya refahından aldığımız payı artırmak için birbirimize mecburuz. Stratejik çıkarlarımız bizleri birbirimize mecbur kılıyor.” 

-”Çözüm odaklı işbirliği yapmaz zorundayız”- 

Avrasya coğrafyasının huzur ve refah bölgesine çevrilmesinin aynı zamanda dünyanın da menfaatine olduğunu söyleyen Çiçek, 20. yüzyılda dünyanın geçirdiği iki büyük savaşın bu coğrafyada yaşandığını söyledi. Çiçek, ”Bu yüzyılda bu coğrafyayı dünyanın çatışma ve çekişme alanı haline getirmemek bizlerin ortak sorumluluğundadır. Bunun için sorun odaklı değil çözüm odaklı işbirliği yapmak zorundayız. Avrasya bölgesinin iç barışını tesis etmek bizlerin bakış açısıyla mümkün olacaktır” dedi. 

Çiçek, bu noktada bölgesel istikrarsızlığa neden olan sınır ihtilaflarına, çatışma ve işgallere son verilmesi, halen devam eden işgaller nedeniyle yerinden yurdundan olan insanların evlerine dönmelerinin sağlanması gerektiğini vurguladı. 

Çiçek, ”Çünkü burası ortak evimiz gibidir ve evimizin güvenliğini sağlamak da bizim ortak sorumluluğumuzdadır. Bu nedenle bilimde sanatta, ticarette, sanayide ve teknolojide işbirliği yapmamız zamanın bize yüklediği önemli bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun gereği olarak devlet adamlarımızın iş adamlarımızın, akademisyenlerimizin, turizmcilerimizin, sivil toplum örgülerinin, siyasetçilerimizin karşılıklı temaslarını artırmada büyük yarar vardır” şeklinde konuştu. 

İpek Yolu’nun yeniden canlandırılmasının bu anlamda çok önemli olduğunu ifade eden Çiçek, ”Bu güzergah kesintisiz ve vizesiz kara ve demir yolu ulaşımına imkan sağlayacak hale getirilmelidir. Karşılıklı turizmi ve ticareti geliştirecek olan bu gelişme geçmişin medeniyet güzergahını tekrardan ihya edecektir” dedi. Çiçek, barışa odaklı işbirliğini artırdıkları takdirde Avrasya’nın medeniyet merkezi olmasının kaçınılmaz olduğunu vurguladı. 

-”Dostlarımızı uzakta aramamalıyız”- 

Cemil Çiçek, ”Bizler birbirimize ihtiyacı olan toplumlarız. Bu ihtiyaçlarımızı gidermek için gelecek önümüzde büyük fırsatlar sunmaktadır. Bu fırsatları değerlendirebileceğimiz dostlarımızı uzakta aramamalıyız” dedi. Geçtiğimiz 20 yıllık süreçte dünyanın daha da zenginleştiğini, 2000 yılında dünyanın toplam GSMH’sı 40 trilyon dolar iken günümüzde bunun 80 trilyon dolara ulaştığına işaret eden Çiçek, bu miktardaki GSMH’nın sadece yüzde 5′inin Avrasya coğrafyasındaki ülkelere ait olduğunu söyledi. 

Çiçek, şunları kaydetti: ”Dünyadaki gelişmiş ülkelerin aldıkları pay dikkate alındığında Avrasya ülkelerinin toplam zenginlikten aldıkları pay hak ettikleri oranda değildir. Bu durum dünyanın geri kalmış diğer bölgeleri için de geçerlidir. Doğal olarak bu durum dünyada güvenlik sorunu da yaratmaktadır. Zenginlikten pay alamayan ülkeleri gelecekte de aynı konumda tutmak mümkün değil. Onların sorunları bir gün gelecek zenginlerin sorununa dönüşecektir. Bu sorunlar zengin ülkeleri bulmadan, zengin ülkelerin sorunlara çözüm ortağı olmaları ortak sorumluluklarının ve menfaatlerinin de gereğidir. Önümüzdeki 20 yılda dünyanın toplam GSMH’sı 300 trilyon doları geçecektir. Bu nedenle bizlerin orta vadeli hedefimiz coğrafyamızın mevcut potansiyelini iki katına çıkarmak, uzun vadeli hedeflerimiz coğrafyamızı dünyanın cazibe merkezi haline getirmektir. Bunu başaracak yetişmiş insan gücü, teknolojik altyapı, sanayi imkanları, bilgi birikimi ve akademik düşünce bizlerde vardır.” 

Zenginlikten kimseye zarar gelmeyeceğini söyleyen Çiçek, ”zenginleşen ve güçlenen bir Avrasya dünya barışının da teminatı olur. Ötekini yok etme kültürüne dayalı bir gelecek arayışı çok eskilerde kalmıştır. Artık yaşat ki yaşayasın anlayışı egemendir. Bu anlayış ülkeler arasındaki işbirliğinden beklenmektedir. Dünyamızı adil bir dengeye ulaştırmak için Avrasya’nın zenginliğinin büyük katkısı olacaktır” dedi. 

2008 yılında başlayan ekonomik krizin geçtiğimiz 20 yıllık sürecin kazanımlarının üzerine gölge düşürse de devletlerin bunu bir ikaz olarak kabul etmesi gerektiğini söyleyen Çiçek, bu krizin aynı zamanda devletlere kader ortaklığı olduklarını da gösterdiğini, artık hiç bir krizden tek başına çıkmanın mümkün olmadığını, karşılıklı bağımlılığın yarattığı ekonomik, sosyal ve siyasal etkileşimlerin sorunlara çareyi birlikte aramayı zaruri kıldığını söyledi. Çiçek, ”Birlikte kalkınma fikri dünyadaki gelişmişlik farkını da dengeleyecektir” dedi. 

İçinde bulunulan yüzyılın ortalarında dünya nüfusunun 9.5 milyara ulaşacağını belirten Çiçek, bu nüfusun beslenme, barınma ve sağlıklı su kaynaklarına ulaşmak gibi ortak taleplerinin söz konusu olduğunu ifade ederek, ”Yaşadığımız çevrenin ve gezegenimizin mutluluk ve güvenliği, çıplakların giydirilmesi, açların doyurulması, açıkta kalanlara yaşanabilir konut temin edilmesi gerekmektedir. Dünyanın huzuru buna bağlıdır. Yoksa bir gün kaçtığımız, görmezden geldiğimiz sorunlar bizi peşimizden kovalayacaktır” dedi.