Türkiye jeopolitik ve Stratejik olarak 3 kıtanın ortasında,her geçen gün sosyo-ekonomik gücünü arttırarak durduğu ve Dünya'da var olduğu sürece, her türlü baskı ve engellemenin altında kalma hatta ezilme tehlikesini yaşayacaktır. 

Yaşanan tüm bu stratejik baskılar karşısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan  iç dış politikada izlediği yol ile kısa vadede başarılı gözükse de, uzun vadede olaylara geç müdahil olmakta, akabinde siyasi manevralara ter düşecek hamleler yapmakta, ''Fransa'ya gitmem'' vb. açıklamalar yapmaktadır. 

600 yıl dünyayı hükmetmiş 3 kıtada egemenlik kurmuş bir imparatorluğun çocukları iken, düştüğümüz taht kavgası ve  saray içi entrikalar ile sonlandırdığımız imparatorluğun küllerinden kurduğumuz TÜRKİYE Cumhuriyeti henüz 90 lı yaşlarında. Elbette bazı şeyler kolay başarılmıyor. Hele, hele önce hasta kabul edilmiş sonra yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden Cumhuriyet kurmak, büyük fedakârlık gerektirmiştir. 

Sizin düştüğünüz yerden tekrar ayağa kalkmanız, dostlarınızı mutlu ederken, düşmanlarınız olan eskinin güçsüzleri bugünün güçlülerinin de iştahlarını kabartıyor ve dolayısıyla onlar da boş durmuyor. Düşünün ki sanayi dahil eğitime kadar her şeyi değiştirip yeni bir ülke kurmak istiyorsunuz, tabi ki, hem kendi içinizdeki vatandaşlarınızı ikna etmeniz hemde düşmanlarınızın engelleyici çabalarına karşı durmanız... Kısaca, her şey kolay olmayacak, olmuyor da...

Amerika ve Avrupa’nın ekonomik krizlerle boğuştuğu bir zamanda Ülkesini krizlere teğet geçirmiş güçlü bir ülkenin Başbakanı olarak Recep Tayyip Erdoğan Fransa'ya gitmelidir, Hatta, Davos'a da gitmelidir. Unutmayınız ki, düşmanızın çok olduğu bir yerde siz yoksanız kimse sizin hakkınızı savunmaz, sizin haklılığınızı anlamaz.

Nüfusu yaklaşık 3.5 milyon olan Ermenistan'ı korumak, kollamak Fransa'nın parlementosuna mı kalmıştır? Avrupa’nın en güçlüsü olduğunu iddia eden 65 milyonluk Fransa'da Cumhurbaşkanlığı seçimi için oy oranının ne olduğu muallak olan Ermeni lobisi bu kadar mı etkilidir?

Bence sorunun kaynağı 2002 yılından beri ''Hasta adam ilan edilen Türkiye'' ayağa kalkmış, dünyanın en güçlü 10 ekonomisinden biri olmuş acıkçası durdurulamaz bir güç olmuştur. Türkiye’nin gücünün farkında olmayanlar  Avrupa ve Amerika ya yaptığımız ihracatla, Afrika ve Asya ya yaptığımız ihracata bakarak, Dünya için Türkiye’nin nasıl bir çekim merkezi olduğunu görebilirler.

Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan beklentimiz odur ki Dünyanın her yerine ayak basmalı, her yere Türkiye'nin elçiliklerini kurmalıdır. Atalarımızın yapamadığını yapmalı Dünya’yı Türkiye'nin bahçesi olarak görmeli, güçlü Türkiye’yi her yerde savunmalı, bayrağını her yere gururla taşımalıdır.

Büyük şair Nazım Hikmet''Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan  bu memleket bizim!'' demişti. Korkulan budur ''Bu kısrak başı Avrupa’yı tir tir titretirken durmak bize yakışmaz , yola devam’’. 

Korkma Sarkozy, Türkler geliyor!!!