• 

• 
• 
• 

Bu ülkede ele geçirilen kaleler teker teker yıkılırken, bu ülkenin gerçek sahibi Anadolu insanı, ülkenin yönetiminde söz sahibi olmaya çalıştıkça, dış güçlerin emrindeki İstanbul dükalığı da direnişini sürdürmeye devam ediyor. 

Kostantiniye’yi kaybeden Avrupa, Osmanlı'nın saray ve hanedan yönetimini zaman içinde ele geçirip kapitülasyonlarla da kazandığı ayrıcalıklarla  ticareti ve bankacılığı ele geçirdikten sonra kendi tebasını oluşturup İstanbul'u işgal edip, İstanbul dükalığı’nı kurdu. 

Bu dükalık Osmanlı'nın yıkılıp yok olmasının sebeplerinden birisidir. Avrupa'nın emrindeki dükalığı'n izlediği politika ile yüzünü batıya dönen Osmanlı, kendi halkı olan Anadolu insanına sırtını döndü. Öyle ki İstanbul'a gelmek isteyen Anadolu insanının İstanbul'a girişini engellemek için kurulan karantina kapılarından geçip de İstanbul'a zorlukla gelinebilinirdi. Anadolu’ya sırtını dönen, saray ve hanedanı Avrupadan devşirmelerle dolduran, dilini ve dinini, kültürünü halktan koparan Osmanlı da tabiî ki sonunu da hazırladı. 

Bitip tükenmiş bir imparatorluğun küllerinden doğan bu ülkede, tabiî ki İstanbul dükalığı daha da güçlenerek çıktı. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün kaleleri  de İstanbul dükalığı'nın ellerine geçti. Bu ülkenin siyasal, ekonomik, kültürel yapısını ve medyasını ele geçirdiler. Öyle ki bu ülkenin başbakanlarını bile seçer hale geldiler. Ak Parti’nin 2002 yılında iktidar olmasıyla beraber bu ülkenin gerçek sahibi Anadolu insanı, yavaş yavaş bu ülkenin yönetiminde yerini alıyor. İstanbul dükalığı da gün geçtikçe kalelerini kaybediyor. Bakın bu anlatıklarımızı iki örnekle, gündemdeki konularla açıklamaya çalışalım. 

Şehir ve devlet tiyatroları :

Bu ülkeye uygulanan kültür dezenformasyonunun tahribatının etkilerini yok etmeye çalışan Ak Parti iktidarı, şimdi de bu ülkeye, yabancı tiyatrolara el attı. 14 milyonluk İstanbul'da yılda 400 bin kişiye oynayan, repertuarını halka yabancı bir kültürün oyunları ile dolduran, halka mal olmuş yazarların eserlerine kapılarını kapatan, azınlık haline gelen İstanbul dükalığı'nın mensuplarına kucak açan şehir tiyatroları, şimdi halka açılmaya çalışılıyor.

Türbanı bahane edip bu ülkenin üniversitelerini Anadolu halkına kapatan dükalık; üniversiteler halka açılınca, başka bir kültürü aşılamaya çalıştığı tiyatroları da kaybedeceğini de anlayınca, bas bas bağırmaya başladı. Bu halkın bağrından çıkmış Anadolu çocukları, bu ülkenin yönetiminde söz sahibi oldukça halkıyla kucaklaşıyor. Anadolu kaplanları güçlendikçe de ekonomik, sosyal, kültürel alanda kaleler yıkılıyor

Okulda süt kampanyası:

Ak parti halkın sağlığını düzeltmek ve toplumun geleceği olan çocuklarımızın gelişimine destek olmak amacıyla, okulda süt kampanyası başlattı.

Ekonomik olarak kötü durumda olan halkımızın, çocuklarının eğitim aldığı devlet okullarında, sağlıklı nesiller yetiştirmek amacıyla süt dağıtımı başlamasıyla da aynı oyun İstanbul dükalığı tarafından sahneye konuldu.

ABD de yıllık kişi başı süt tüketiminin 350 litre olduğu ve ülkemiz de 35 litre olduğu bilinirse, bu ülke okullarının kantinlerinde de ABD li dev şirketlerin gazlı içecekleri baş  köşede yer aldıkça, sağlıklı bir toplumdan bahis etmek zor olur. Dükalık'ta boş durmadı tabi ki, kampanya başlar başlamaz, dezenformasyon amacıyla gazete ve televizyonlarda da saldırı başladı. Kampanyayı durdurmak için düzenlenen ''zehirlenme hikayeleri'' de güzide medyamızın manşetlerinde yerini aldı. Milyar dolar kazandıkları Türkiye'de gazlı içecek pazarını kaptırmamak ve sağlıklı beyinlerin yetişmesini engellemek amacıyla, İstanbul dükalığı tarafından da desteklenen bu dezenformasyon, elbette ki başarısız olacak. 

Türkiye değişim başladı ve durdurulamayacak. Aydın Anadolu insanın bu ''yeniden diriliş'' destanı Ergenekon, Balyoz, 28 şubat dosyaları ile sarsılan İstanbul dükalığı'nın da sonunu hazırlayacak.

Bu Haber 847 defa okunmuştur.