Tüm Kadınlarımıza…

Türkiye'de şiddet sorunu her geçen artıyor.Hazırlanan raporların ardı arkası kesilmiyor. Aile içi şiddete karşı kanunlar çıkıyor. Fakat şiddet yine kol geziyor.

14 Mayıs 2012 00:00
Kimi der ki kadın 
uzun kış gecelerinde yatmak içindir. 
Kimi der ki kadın yeşil bir harman yerinde dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir.
Boynumda taşıdığım vebalimdir. 
Kimi der ki hamur yoğuran, 
Kimi der ki çocuk doğuran,
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım.
Yavrum, annem, karım, kız kardeşim hayat arkadaşımdır demiş Nazım Hikmet.

Ne de güzel demiş. Kadınlar ki evde, işte her yerdeler. Ülkenin her bir köşesinde evini geçindiren, çocuğuna bakan, koca şirketleri yöneten hayatın her alanında her kesiminden kadınımız var.Ama ne kadar başarılı da olsa, iyi de olsa kadınlar şiddete uğruyor. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Türkiye’nin şiddet haritasını çıkardı. Sonuçlar gerçekten vahim. Evet, kadınlar her yerde ama şiddet her ilde!

Eskiden doğuda daha çok olduğunu sandığımız şiddet olayları her geçen gün bütün ülkeye yayılıyor. Ekonomik düzey ve eğitim seviyesi de şiddete eğilimi azaltmıyor. Ve raporda ilginç bir gerçek daha ortaya çıkıyor. Eğitim ve ekonomik seviyesi yüksek kesim daha çok şiddet uyguluyor. Bu da şiddetin, doğuda yalnızca düşük eğitim seviyesinde olan bir olgu olmadığını ve sinsice tüm ülkede yaygınlaştığını gösteriyor. Çünkü hala bazı insanlar kadınların varlığına katlanamıyor. Cevap vermeyen, üstün olmayan kadın aranıyor. Eğer bu profile uymuyorsanız vay halinize! Çünkü aile içi şiddette en büyük sorunlar burada başlıyor. Kadınların da bir insan olduğu, herkes kadar konuşma hakkı olduğunu unutuluyor. Böyle gelmiş böyle gider diyerek bu şiddete sessiz kalmamalıyız elbette. Çünkü ne kadar köşeye çekilirsek, o kadar şiddetin pençesine düşüyoruz. Öncelikle toplumdaki kadın zihniyeti değişmeli. En kökten çözüm budur. Kadının hizmet etmek üzere tasarlanmış bir robottan ibaret olmadığı, sol tarafında onun da bir kalbi olduğu bilinmelidir. Bir toplumun çağdaşlık seviyesi insana ne kadar önem verdiğiyle ilişkilidir. İnsana saygısı olmayan bir toplumda çağdaşlıktan söz edilemez. Ki ülkemizde kadına şiddetle yetinilmeyip, çocuğa da şiddet uygulanıyor hayvana da… İş çığırından çıkmış durumda. İnsanlar öyle öfke ile dolu ki, şiddet en kolay dışavurum oluyor. Hastanelerde, sokaklarda, her yerde her gün mutlaka bir anlık öfke sonucu birileri katlediliyor, şiddete maruz kalıyor. Kadına, çocuğa, hayvana kısacası tüm canlılara yapılan bu eziyete artık dur demeliyiz.  

Devletin ve sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle, şiddete maruz kalanlar koruma altına alınmalıdır. Şiddeti uygulayanlar da yaptırımı daha yüksek olacak şekilde cezalandırılmalıdır. Tüm kuruluşların ve bireylerin üzerlerine düşen görevi bir an önce yapması gerekmektedir. Çünkü böyle giderse şiddet her geçen gün ülkemizi içten içe kemiren bir canavar olma yolunda ilerleyecektir.

Tüm canlıların sevgiyle ve insanca yaşadığı bir dünya dileğiyle…
Kaynak : HaberMRT
Bu Haber 269 defa okunmuştur.
 
 
Yorum Ekleyin
Başlık :  *
Yorum :
Güvenlik Kodu :
 
Sağ Reklam