Osmanlı imparatorluğunun gerileme döneminde doğan şehzade en bilgili eğitmenlerden ders alır. Kısa sürede Kur’an’ı hatmeder. Şehzade Selim küçük yaşlardan itibaren devlet idaresi ve ıslahatı konularında görüşmelerde babası III. Mustafa ile beraber bulunur. 1768 den beri Ruslara karşı Balkanlarda mağlubiyetler yaşanmaktadır. Kara ve deniz yenilgileri İmparatorluk adına toprak ve itibar kaybıdır.
Selim, babasının 1774 yılında vefatından sonra ekber-erşed usulüne göre amcası 1. Abdülhamid Han tahta geçer. Artık şehzade için kafes ardından bir hayat başlar. Belirli zamanlarda aldığı dersler ve lalası ile ettiği sohbetlerle geçer. Kendini edebiyat ve musikiye verir. Ve muhteşem bestelere imza atar. Ayrıca yeni makamlar icat eder ki bunlardan dördü; Suz-i Dilâra, Evcara, Şevkefzâ ve Şevk-ü Tarabtır.
Kafes ardındaki tüm kısıtlamalara rağmen şehzade Selim Avrupa’da sanayi gelişmeleri, askeri ve toplumsal gelişmeleri yakından takip eder. Amcası 1. Abdülhamid felç geçirip vefat edince III. Selim 28 yaşında tahta geçer. O artık Osmanlı İmparatorluğunun 28. Padişahıdır.
****
Osmanlı’dan kopup Hristiyan bir devletin eline geçen Türk ve Müslüman nüfuslu Kırım’ın kaybı imparatorlukta büyük bir elem nedeniydi. Artık Selim, ıslahatları gerçekleştirecek güce sahipti. Osmanlı’nın askeri ve ekonomik bakımdan gerilemesi imparatorluğun gücünü günden güne zayıflatıyordu. Ayrıca Avrupa’lı devletlerle iletişim kurmayan imparatorluk dış dünya ile ilgili iletişim eksikliği yüzünden yeni gelişmelerden yararlanamamasına neden oluyordu. Ve Selim öncelikle Kırım’ı geri alabilmek için harekete geçsede ordu ricali sadrazama Rusya ile savaşamayacağını bildirir. Çünkü karşılarındaki talimli askerlere direnemeyeceklerini biliyorlardı. Padişah mecburen barışa evet demek zorunda kaldı. Sultan Selim Osmanlı ordusunu yeniden yapılanma kararı almıştır. III. Selim Nizamı Cedid’le yeniden disiplinli düzenli bir ordu kurmak istiyordu. Maalesef ordu içindeki bozulma önüne geçilemeyecek kadar büyük bir sorun haline gelmişti. Yıllardır kanayan ve hatta kangren olmuş bir yarayı iyileştirebilmek neredeyse mümkün değildi. Ama bir yerden başlanması gerekiyordu. İlk önce Nizâm-ı Cedid ordusunun masraflarının karşılanabilmesi için İrâd-ı Cedîd Defterdarlığı kurulup, eski sadâret kethüdâlarından Mustafa Reşîd Efendi de bu işle vazifelendirildi. Levend çiftliğinde kışla kurulup, yeni ordu hemen tâlime başlatıldı. Nizam-ı Cedîd ordusuna getirilen yenilik ve tâlimler, Yeniçerilere de tatbik edilmek istendi. Ancak Yeniçeriler, yenilik ve tâlimleri kabullenmeyerek, birkaç ay sonra eğitimi terk ettiler. Ordunun teknik sınıfları takviye edilerek; humbaracı, lağımcı, topçu ocakları için yeni kânunlar yapıldı. 1794’te Teknik Üniversite mâhiyetinde Sütlüce’de Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn kuruldu. Okulun öğretim üyesi, kitap, ders âlet ve edevatları yurtiçi ve dışından bütünüyle karşılandı. Nizâm-ı Cedîd ordusu yetiştirilmek üzere Ankara, Kayseri ve Konya’da teşkilât kurulup, askerin mevcudu artırılmaya çalışıldı. Mülkî ıslâhat da yapılıp, Anadolu ve Rumeli toprakları, yirmi sekiz eyâlete ayrıldı. Âyanların eskiden olduğu gibi halk tarafından seçilmesi kânun hâline getirildi. Resmî dâirelere tâlimat gönderilerek, yazışmalara, kullanılan dile, tâbirlere dikkat edilmesi ve halkın işlerinin sür’atle tâkip ve yerine getirilmesi istendi. İlmiye ricâli(ileri gelen devlet adamları) için yeni nizâmnâme yayınlandı. İlmî eserler yazılıp, pekçok kitap tercüme edilerek, yayınlandı. Cezzar Ahmet Paşa’nın Nizam-ı Cedid askerleriyle Akka kalesini fethederek Mısır’ı işgal eden Napolyon’un ülkesine geri dönmesini sağlamasının selameti yalnızca bir süre ıslahatlara olan karşıt sesleri susturabilmişti.
Sultan Selim Hanın Osmanlı Devleti lehine icraatlarına karşı, iç ve dış düşmanların aleyhine propagandasıyla muhâlefet başladı.
1806 Edirne Vak’asına sebep olan Nizâm-ı Cedid aleyhtarlığıyla başlayan muhâlefet, âsilerden Kabakçı Mustafa’nın liderliğinde büyük hâdiselere sebep oldu. Oysa ki İmparatorluğun düştüğü zaafiyeti şehzadeliğinde fark eden Selim’in tek amacı yıllardır yapılan savaşları artık kaybetmemekti.
1807 yılında Nizam-ı Cedid ordusunun kaldırılmasını isteyen yeniçeriler Kabakçı Mustafa'nın önderliği altında ayaklandılar. Yaptıklarının anlaşılamamış olmasının üzüntüsüyle 28 Mayıs 1807 içi kan ağlayarak Nizam-ı Cedid’i kaldırdığına dair bir Hattı Hümayun yayınladı. Asilerin bir liste halinde sundukları isimleri de onlara teslim etmek zorunda kaldı ama talepler bitmek bilmiyordu. Sıra kendisine gelmişti. Yerine amca oğlu IV. Mustafa’yı tahta geçirdiklerinde 46 yaşındaydı. III. Selim'i tekrar kafese geri döndü. Münzevi bir hayata çekilen Selim, ney çalıp Kuran okumaktan başka hiçbir işle ilgilenmez. Ne var ki III. Selim'i tekrar tahta çıkarmak amacıyla yenilik yanlısı Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa İstanbul’a geldi. 4. Mustafa bu durumun kendi tahtına mâl olacağını biliyordu. Bu yüzden sabık padişahın ve Şehzade II. Mahmut’un ölüm fermanını verdi. III. Selim herşeyden habersiz odasında ney üflüyordu. Yanında sadece Refet kadın ve iki cariyesi vardı. Katledildiği zaman cebinden Nevresi Kadim'in;
"Kendi elimle yâre açıp verdiğim kalem
Fetva-yı hun-ı nahakımı yazdı iptida"
beytinin yazılı olduğu bir kağıt çıktığı söylenir.
Meşhur vakanüvis Ahmet Cevdet Paşa tarihe 28. Osmanlı padişahı hakkında şu notu düşmüştür:
"Haşmeti yoktu, su gibi meyyaldi"
Selim yumuşakbaşlı bir hükümdardı. Musıkişinas Padişahın cenazesi Laleli Camii'nin avlusunda babası III. Mustafa Türbesi'nde medfundur.
Bu habere yorum yapan ilk siz olun!