Türkiye-Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) İş Forumu Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Gül, Dubai'nin uluslar arası bir ihracat merkezi olduğunu belirtti ve iki ülke arasındaki 5 milyar dolarlık ticaret hacminin oldukça yetersiz olduğunu söyledi.
"İSTANBUL HEPİMİZİN BAŞKENTİ"
"Êminim sizler de Türkiye'yi yakından takip ediyorsunuz" diyen Cumhurbaşkanı Gül, "Zaten geçmişten gelen ortak değerlerimiz, ortak yanlarımız, ortak tarihimiz, ortak dinimiz var, dolayısıyla ortak kültürlerimiz var. Bütün bunlardan dolayı birbirimize ayrı bir sempati duyuyoruz ve birbirimizi takip ediyoruz" dedi.
Gül, "İstanbul ise adeta hepimizin başkenti gibidir. Bütün Ortadoğu'nun, Balkanların, Kafkaslar'ın herkesin baktığı bir şehirdir. Orada olup bitenleri herkes çok yakından takip eder. Dolayısıyla Türkiye'de son 10 yıl içinde olağanüstü değişiklikler söz konusudur. Bunları ben olağanüstü bir reform sürecinin yaşanmasıyla özetlemek istiyorum" diye konuştu.
Bu reform sürecinin, Türkiye'yi baştan sona değiştirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, "Eski Türkiye'ye tamamen gitti, tamamen yeni bir Türkiye var. İkincisi, bu köklü reformlar neticesinde, Türkiye'nin yatırım ortamı iyileşti, gayet güvenilir hukuk ortamı oluştu, Türkiye'de yerli yabancı ayırımı yapmayan, sadece kim haklı, kim haksız ayırımı yapan bir hukuk düzenimiz var bugün" ifadelerini kullandı.
"MAASTRICHT KRİTİRLERİNİ EN İYİ UYGULAYAN ÜLKELERDEN BİRİYİZ"
Türkiye'nin hukuk standartlarının AB standartlarına yükseltildiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, "1996 yılından beri Avrupa Gümrük Birliği'nin tam üyesiyiz. Yani Avrupa'nın en sanayileşmiş ülkeleri ile Türkiye arasında gümrük duvarı yok. Yani Türk ekonomisi, Alman sanayisi ile, İngiliz ekonomisi ile rekabet edebilecek durumda. Buna güveniyoruz ve 15 yıldır da bunu yapıyoruz" şeklinde konuştu.
Gül konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çünkü Türkiye'ni piyasası, sadece Türkiye'den ibaret değil. Market bazında düşündüğümüzde çok daha geniş olarak değerlendirmemiz gerekiyor. İkincisi, hukuk ve ekonomik standartlar, bu da çok önemli. Öyle ki 10 sene içerisindeki reformlar sayesinde birçok AB ülkesinden çok daha dikkatli bir şeklide ekonomik kuralları uyguluyoruz. Maastricht kriterlerini belki de en iyi uygulayan ülkelerden biriyiz. Niye derseniz, bizim kullandığımız bir atasözü vardır: "Talihsizlikler, meziyetleri test eder". Talihsizlikler nedir? Krizin yaşandığı dönemlerdir. Bu dönemlerde kim başarılı, kim başarısız o zaman anlaşılır. Son iki krizde de Türk ekonomisi başarısını test etti ve gösterdi. Bugün Avrupa ekonomisinin yaşadığı en büyük problem nedir? Bir, büyük borçlar. Borçları o kadar çok ki, toplam milli gelirlerinin üstünde borçları var bazı ülkelerin. İkincisi, inanılmaz bütçe açıkları. Maastricht kriterlerine göre, borç yükü yüzde 60'ı geçmemesi lazım diyor. Ama yüzde 90, yüzde 120 borçları var. Türkiye'nin borcu yüzde 40. O bakımdan çok rahatız. Bütçe açıkları bakımından da yüzde 4'ü geçmemesi lazım. Ama baktığımızda yüzde 7-8 borç yükü var. Türkiye'nin bütçe açığı ise yüzde 1 civarında. Bütün bunlar Türkiye'nin ne kadar dikkatli bir mali disiplin uyguladığımızı ortaya koyuyor."
"AB İÇİNDE EN SAĞLIKLI BANKACILIK SEKTÖRÜNE SAHİP OLAN ÜLKE TÜRKİYE"
2009'da küresel piyasaları etkileyen finans krizin boyunca hiçbir Türk bankasının sıkıntıya düşmediğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, "AB içinde en sağlam bankacılık sektörüne sahip olan ülke Türkiye çıktı" dedi.
İki ülke arasındaki imkanların yeterince değerlendirimediğini belirten Gül, "Taraflar bakanlar düzeyinde bu potansiyeli geliştirmenin yollarını arıyorlar. Ama esas yatırımlar özel sektör tarafından yapılıyor. Ticaretimiz 5 milyar dolar. 2015 yılına kadar bunu 10 milyar dolara çıkarılması hedefleniyor. Ama bunun daha da üstüne çıkabilecek durumdayız" diye konuştu.
Gül konuşmasına şöyle devam etti:
"Burası ihracat yapan bir ülke. Sizin ticari kapasiteniz nüfusunuzla sınırlı değil ki. Dünyanın en büyük konteynır limanı burada. Dünyanın en büyük organizasyonlarını burada yapıyorsunuz. 50 milyon kapasiteli havalimanı burada. Dünyanın en büyük ticari kavşağı burada. Dolasıyıla bu ticaret hacmi gerçekten çok küçük. Bunu artırmalıyız. İkincisi, yatırımlar... Yatırımlar karşılıklı. Burada gördüğüm çok seçkin Türk iş adamlarının yatırımları var. Hatta bazılarının ofisleri bile burada. Dün akşam gelirken metroyu gördüm, ki Türk şirketimizin de orada büyük payı var, gerçekten iftihar ettim. Görünen ve görünmeyen yatırımlarda Türkler'in katkısının daha büyük olmasını arzu ederiz."
"AB EKONOMİLERİ ARTIK BÜYÜMÜYOR, TÜRKİYE ÇOK BÜYÜK BİR POTANSİYEL"
"Türkiye çok büyük bir potansiyel" diyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Avrupa Birliği ekonomilerinin artık büyümediğini belirterek, "Yeni yapacakları bina yok, yeni yapacakları yol, metro yok. Yeni yapacakları havalimanları da yok. Zaten nüfusları da yaşlanıyor. Nüfusları büyümüyor. Bazı ülkelerin en büyük problemi nüfuslarının küçülüyor olması. Türkiye'ye baktığınızda ise nüfusu 75 milyon. Son 10 sene içinde ortalama yüzde 5 büyüyen bir ülke. Bu sene yüzde 4 büyüme öngörüyoruz. Büyümeyi soğutma gayretine rağmen, Türkiye, yüzde 4'ün üzerinde büyüyecek. Çünkü kabına sığmayan bir dinamizm var. Böyle bir ülke eminim ki sizler için de çok caziptir" dedi.
"TÜRKİYE RİSKİ MİNİMUM, GETİRİSİ BÜYÜK OLAN NADİR ÜLKELERDEN BİRİ"
İş adamlarının yatırım yaparken öncelikli olarak, yatırım yapılacak ülkede potansiyel olup olmadığına baktığını söyleyen Gül, "O ülke güvenli bir ülke mi, getirisi iyi mi? İki, riskler nasıl? Riski çok olur ama getirisi de büyük olabilir. Riski minimum olan ama getirisi de büyük olan nadir ülkelerden birisi Türkiye. Riski şundan minimum: AB'nin ekonomik kriterlerini kesin olarak uygulayan bir ülkeyiz." dedi.
Gül ayrıca, "Hepinizi birçok sektörü yatırıma davet ediyoruz. Sanayi, tarım, gıda güvenliği, hayvancılık, turizm, sağlık, ulaştırma, bütün alanlara girebilirsiniz. Çok iyi ortaklar bulabilirsiniz. Çok hızlı büyüme potansiyeli olan Türkiye'de çok sayıda şirket var" dedi.