Mevlana hem büyük bir İslam bilgini mutasarrıf, hem de bütün dünyanın takdir ettiği ahlak abidesi bir insandır.
Ben Mevlana ile çok erken yaşlarımda tanıştım. 4. Sınıfa giderken okumam oldukça düzgün olduğundan mahallenin ihtiyar amcaları bana kitap okuttururlar ve zevkle dinlerlerdi. Benim okumaya hevesim böyle başladı. Battal Gazi, Karacaoğlan, Yunus Emre, Hz. Ali cenkleri, Ahmediye, Muhammediye okurdum. Ayrıca “Büyük İslam Mutasavvıfları” kitabını ise Osman Amca, ona Kur'an-ı Kerim dersi almaya gittiğimde mutlaka en az 10-15 sayfa okuturdu. Hz. Mevlana ve aziz dostları ile ilgili eli yüzü düzgün bilgi edinmek için Ahmet Eflaki’nin Menakibul Arifîn’ini okumalısınız. Hz. Mevlana der ki: “Dünyevi kralların, hükümdarların, padişahların saltanatları tabuta bindikleri zaman sona erer. Lakin bizim saltanatımız kıyamete kadar devam edecektir.”
“Kitap da İncinir”
740 senedir dilden dillerden Mesnevinin sahibi Mevlana’nın bahsettiği saltanat manevi saltanattır. Bu tür kitapları ders için ya da herhangi bir yazı için değil, tamamen hasbî okuyacaksınız ki o zaman zevk alırsınız.
Sen kitabı seveceksin, kitapta seni sevecek. Çünkü kitap da incinir. Bir gün genç bir adam yanımda namaza durdu. Çantasını önüne koydu. Fakat namaz kılarken önüne geleceği için bir tekme ile öteye savurdu. Hafifçe eğilerek ona dedim ki; “Çantayı incittiniz.” İşte bu yüzden Mevlevi terbiyesi çok önemlidir. Mevlevi terbiyesi İslam terbiyesi demektir.
“Taşlaşmış Kalpleri En iyi Mezar Taşları Yumuşatır”
Galata, Yenikapı, Üsküdar, Kasımpaşa ve Bahariye olmak üzere İstanbul’da toplam beş adet Mevlevihane bulunmaktadır. En eski ve ilki ise Sultan II. Beyazıd’ın veziri İskender Paşa’nın yaptırdığı Galata Mevlevihanesi’dir. İnsanlar gibi müesseselerde felakete uğrar. Tekke ve zaviyelerin kapatılması kanunundan sonra Mevlevihanelerde başka işler için kullanılıp zarar görmüşlerdir. Semahane, Tevhidhane ve Hamuşandan oluşan mistik bir mekandır Galata Mevlevihanesi. Yazık ki 40 yıldır İstanbul’da oturanlardan bir kez bile gitmeyenlerin olduğu bir gerçek. Kafası Galata Mevlevihanesinde gömülü olan Halet Efendi II. Mahmut’un müsteşarı olup nevi şahsına münhasır, diktatör biriydi. Yeniçerilerle işbirliği yapması bardağın son damlası olmuş ve padişah onu idam ettirmiştir. Konya’da kalan gövdesine rağmen başı Galata Mevllevihanesine getirilip gömülmüş, fakat buradan da çıkarılıp Yahya Efendi haziresinde bir müddet medfun kaldıktan sonra ilk adresine geri dönmüştür. Olayın üzerinden geçen zaman sonrası Mevlevihaneyi ziyarete gelen II. Mahmut dönemin postnişini Kudretullah Dede’ye Halet Efendi’yi idam ettirip ettirmemekle iyi yapıp yapmadığını sorar. Bu bıçak sırtı soruya dede şöyle cevap verir: Padişahım kafanızı yormayın! O da bir Halet’ti. Geldi geçti!.
Mevlevihane’nin 16. Yüzyıldaki postnişini İsmail Ankaravî’nin mesnevisi muhteşem olmakla birlikte henüz Latin harflerine çevrilmemiştir. Türkçesi düzgün kitapları okumaya hasret kaldık. Eski eserleri sadeleştiriyorlar. Marmara Denizi’ni bir bardağa nasıl sığdıracaksınız? İşte bu yüzden Osmanlıca’yı çok iyi bilmek lazım. Şimdilerde gençler Safahat’ı anlamıyor. Hatta Tanpınar’ın “Beş Şehir” eserini anlamıyor ve ben hafifim diyeceğine bu kitaplar çok ağır diyor. İlim sadece kitap okumak değildir. İlim üç türlü öğrenilir; kitap okuyarak, gezerek ve dinleyerek.
Programın manevi zenginliğinden dolayı vaktin nasıl geçtiğini anlayamayan konuklara veda eden Dursun Gürlek önümüzdeki haftalarda yeni bir konuyla tekrar Kubbealtı Akademisi’nde olacak.
Haber: Özlem DOĞAN
Bu habere yorum yapan ilk siz olun!