
Burhan Kuzu; “Biz Başkanlık modelinden yanayız”
Haber MRT Gazetesi ve Haber MRT İnternet Haber Sitesi Genel Yayın Yönetmeni Yücel S. USTA ’nın, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Burhan KUZU ile yaptığı röportaj.
“Bu Meclis bu Anayasayı yapmalı”
“Darbe döneminde siz Anayasa yapılabiliyorsunuz da, normal zamanda ki mecliste nasıl anayasa yaptırmazsınız? İlla darbe mi yapmak lazım? Bunu doğru bulmuyoruz. Bu doğru değil. Yani bu düşünce bu Meclise ve bu Millete hakaret olur.”
“Anayasa yapmaktan kim kaçarsa sandık çarpar onu. Sandık çarpmazsa Allah çarpar.”
Yücel S.USTA : Sayın Başkan, Yaklaşık 9 yıldır süre gelen ve son dönemlerde olumlu ivme kazanan amma Van Depremi, Şehit Cenazeleri, Avrupa’da Ekonomik Krizler vs. Derken ülke gündeminden bir nebze olsa düşen Yeni Anayasa çalışmaları ne durumda? Yani bu Meclis Yeni Anayasayı yapabilecek mi?
Burhan KUZU : Yeni anayasa çalışmaları birkaç aydır hız kazanarak devam ediyor ve biz yeni bir hazırlık komisyonu oluşturduk. Sayın Meclis Başkanımız Cemil ÇİÇEK’in Başkanlığında bu heyet çalışıyor. Burda12 kişi var. Her siyasi partiden 3’er temsilci koyduk. Ve eşit temsil esasını uyguladık. Aslında bizim parti içindeki Meclisteki gücümüze baktığın zaman, mesela on katı büyüklüğünde olduğumuz partiye de BDP’ yede üç üye verdik. Altıda bir büyüklükte olan MHP’ yede üç üye verdik. Üçte bir büyüklükte olduğumuz CHP’ yede üç üye verdik. Dolayısıyla bu tamamen eşit temsil esasına uzlaşmaya dayanan müzakere esasını aldık. Ve “oy birliği ile karar alınır” dedik. Bu eleştiri konusu oldu. Oy birliğiyle karar alınması bu işin çıkmaza sokulması anlamına gelir denildi, ama başka da çare yok. Eğer bunun adına “uzlaşma komisyonu” demişseniz, uzlaşmanın başka yolu yok. Oylayarak uzlaşma sağlanmaz. İkna ile müzakere uzlaşma sağlanır. Anlatarak, dinleterek bunu yapmak lazımdır. Şu an bu alt komisyon kendi içinden üç ayrı komisyon kurdu. Bunlardan biri siyasi partiler ve üniversitelerle irtibata geçerek onların görüşlerini alıyor, bir grup sivil toplum kuruluşlarının ve derneklerinin 20 binden fazla sivil toplum örgütünü dinleyip onların görüşlerini alıyor. Bir diğer üçüncü grup da halkın görüşünü alıyor. Halk ne diyor diye internet üzerinden onların görüşlerini alıyor. Sonra bunlar bir araya getirilip derlenip toplanacak. Ve sonuçta, hedeflenen; acaba Sivil Toplum Kuruluşları, Üniversiteler, Vakıflar, Dernekler, Sendikalar ve Halk Vatandaş daha çok hangi noktada birleşiyor. daha çok hangi noktaya vurgu yapmışlar, ne öne çıkmış? Bunları belirleyerek uzlaşma komisyonu önüne bu raporu sunacak. Diyecek ki, bakın bu kadar süre çalıştık. ve sonuç bu. Halk dışında görüş alımları, 31 Aralık’a kadar sürecek. Halktan görüş alma durumu Nisan’a kadar sürecek. Genel yaklaşım şuan budur. Dolayısıyla buradan gelecek sonucu bekliyoruz. Birazda ondan dolayı, sanki çalışma yapılmıyormuş gibi bir hava ve durağanlık gözüküyor. Bunun sebebi de, şuan alt kesimde arka planda çalışmalarımızın sürmesidir. Asıl yazım Mayıs’tan itibaren başlanacak ve o zaman göreceğiz. Nasıl metin çıkacak. Çıkar mı çıkmaz mı? Şimdiden bu Mecliste Anayasa çıkar mı? Çıkmaz mı? Demek doğru değil.
Şimdi, Bu meclis bu anayasayı yapmalı.
Bu sözümüz, hukuken bu Meclis Anayasa yapamaz diyenleredir. Bu Meclis bu Anayasayı hukuken yapar. Birincisi, Darbe döneminde siz Anayasa yapabiliyorsunuz da, normal zamanda ki mecliste nasıl Anayasa yaptırmazsınız? İlla darbe mi yapmak lazım? Bunu doğru bulmuyoruz. Bu doğru değil. Yani bu düşünce bu Meclise ve bu Millete hakaret olur. Bunun altını özellikle ve önemle çizmek istiyorum. İkincisi, bu meclis bu anayasayı önce yapmalı, sonra yapabilir. Çünkü son seçimde temsil oranı %95’tir. Son seçimde ki temsil oranı, eski seçimleri mukayese ettiğin zaman, bugüne kadar ki en yüksek temsil oranıdır. Hiçbir zaman bu rakamı bulamamışlar meclisler. Bu nerden geliyor, dört büyük parça ayrılmış. Yani %10 luk barajı geçen bir tablo ile oluşmuş. BDP bir tek o ayrı bir yolla gelmiş. Diğer üç parti %10 ‘luk barajı aşarak geldi. Zaten %50 küsurunu biz aldık tek başımıza. Geriye kalanı da bölüşüldü. Sonuçta parlamento dışında kalan partiler, 20’ye yakın parti, seçime girmelerine rağmen parlamento dışında kaldı. Bunların içinde en yüksek oyu alan da 1.2 ile Büyük Birlik Partisi. Dolayısıyla, bu seçimde %10’luk barajın temsilde hiçbir zararı olmamış. Bu bir tesadüfte olabilir, böyle gelmiş bu tablo. Mesela 2002 de %10’luk baraj nedeniyle sırf iki parti baraj aşmış. O zaman %40 dışarıda kalmış. Dolayısıyla biz o zaman çok eleştiri almıştık. Şimdi yeni tablo da temsil oranının bu yüksekliği bir avantajdır. Birde şu var. Seçime katılımda çok yüksek orandaydı. %87 katılım. Yani bu katılım, Avrupa ülkelerine baktığınız zaman çok farklı. Avrupa ülkelerinde, %50 / 52-53 olduğunu görüyorsunuz. Bunlar bunu bayağı bir katılım zanneder. Yarısı ancak gidiyor sandık başına. O anlamda buda önemli bir ayrıntıdır.
Bir başka önemli nokta, bu meclis bu Anayasayı yapmalı derken üçüncü bir ilavemiz de şu olacak. Bu nesil yani 50-60 arasındaki nesil Türkiye’nin sorunlarını iyi bilen bir nesil. Dayak yemiş, dayak atmış ve o süreci yaşamış bir nesildir. 60 öncesini bilen var, 60’ı bilen var, 60 sonrasını bilen var. Ama çoğunluğu bunların, 60’lı yıllarda öne çıkmış, 70 filan, 80 filan. Derken Son 40-50 yılın durumunu iyi bilen bir nesil. O bakımdan Güneydoğu konusunu da çok iyi bilen bir nesil.Yapılacak iş, bu neslin bu anayasayı yapması. İktidarı ile, muhalefeti ile, Bürokratı ile, her yönü ile bunu yapmaktan sorumlu bir nesil. Eğer biz bunu yapmaz da yeni dönemlere bırakırsak, yeni nesil bu konuları bizim kadar bilmediği için, kavga sebebi yapar. İşi zorla çözmeye çözdürmeye çalışır. O da Allah Korusun farklı bir Türkiye ’nin oluşmasına sebep olur. Bunları niye anlatıyorum? Her siyasi partiye sorumluluk düşüyor. Bugün, diyelim bu seçimde Anayasa yapmaktan kaçıyor. Bu dört partiye söylüyorum. Anayasa yapmaktan kim kaçarsa sandık çarpar onu. Sandık çarpmazsa Allah çarpar. Dolayısıyla biz AK Parti olarak bunu tarihi bir vebal olarak kabul ediyoruz. Ak parti olarak sonuna kadar hep masada olacağız ve hiçbir zaman masayı terk etmeyeceğiz. Ondan dolayı biz partilerle görüşürken dedik ki AK Parti olarak. Aman dedik Komisyona dışarıdaki konuları taşımayın. Nedir o dışarıdaki konular? Yani, Parlamento içi veya Parlamento dışında liderlerimiz bazen sert çıkışlar yapabiliyorlar. Bu sert çıkışlarda ola ki bazen sertleşmelere sebep olabiliyor. Bizde diyoruz ki bunu, burada yapmayın. Alın bunu başka bir yerde cevaplandırın. Komisyona taşımayın. Liderin cevap versin, partinden birisi cevap versin. Ama, bunu getirip te burada kavga konusu yapmayın. Bu işi burada kavga konusu yapmayın yapmayalım. Genel yaklaşımımız bu oldu. Ve bu kabul gördü partilerden. Doğru söylüyorsunuz dediler. Şuan ki, gidişat fena değil. Bunun aksine söylemde bulunmak bence doğru değil. Beklemek gerektiğine inanıyorum.
Yücel S.USTA: Yani demir tavında dövülür.
Burhan KUZU: Evet daha olmaz. Çünkü biz bunu çok gördük, çok yarım çalışmalarımız kaldı buralarda. Mesela, geçen dönem iç tüzük çalışması vardı. Alt Komisyon kuruldu böyle. Hatta metni hazırladık. Ama metin gitti. Yok yok, öyle kaldı.
Hiçbir şey olmasa bile, sırf dili için bile bu anayasayı yeniden yazmak lazım.
Yücel S. USTA: Anayasa’nın özellikle şimdiki Anayasa’nın dili çok ağır. Ya yeni Anayasa’nın dili?
Burhan KUZU: Doğru, Bu Anayasanın dili çok kötü. Bu Anayasanın dili birçok sebepten kötüdür. Türkçe bilmemelerinden kaynaklanmıyor hazırlayan insanların. Yapım süresinde karışanı çok oldu. O Anayasanın.1982 Anayasasına yapım sürecinde karışan çok oldu bu yüzden dili kötüydü. Alt Komisyon Anayasa Komisyonuna göre bir metin hazırladı. O metne Danışma Meclisi ikinci aşamada bir şekil verdi. Son şekli Askeri Konsey verdi. Geri ilk şekline dönülmedi. Böyle olunca da, her önüne gelen bir yerini çıkarttı, bir madde çıkarttı. Bir şey ilave etti. Ama demedi ki “ben bunu koyuyorum ama filan madde ile bir tezat olur mu? Olmaz mı? Bir terslik olur mu? Bunu görmedi. Tenayukkuzlar ortaya çıktı. Çarpıklıklar, boşluklar ve yorum farklılıkları ortaya çıktı. Haliyle de Anayasanın dili kötü oldu. Halbuki bir Devletin Anayasası çok önemli. Örneğin, Fransızlar Anayasalarını, edebiyat dersinde Fransızcanın en iyi örneği olarak gösterirler öğrencilere. Bizde göstersen çocuğun Türkçesi bozulur. Yani bu manada güzel bir noktaya temas ettin. Hiçbir şey olmasa bile, sırf dili için bile bu anayasayı yeniden yazmak lazım.
Biz başkanlık modelinden yanayız
Parlamenter modeli esas alan bir anayasa bu memleketin sorunları uzun vadede çözmez.
Başkanlık modeli dünyada en süper ülkenin yönetimi değil mi?
Yücel S.USTA : Sayın Başkan, Anayasa yapılırken bir başka konuda hükümet modeli?
Burhan KUZU: Evet bir başka konuda, Anayasa yapılırken, hükümet modelinin ne olması da konuşulmalı. Ve baş konu olarak konuşulmalı. Yani parlamenter modele devam mı? Bugünkü sisteme. Veya yarı Başkanlık, Başkanlık modeline mi geçilmesi lazım? Bu başta tartışılmalı. Tartışılmalı ve kayda geçmeli. Biz başkanlık modelinden yanayız ama ısrarcı olmayacağız tabi. Çünkü sonuç alamayız. Üç muhalefet partisi parlamenter sistemde devam derse, buyurun devam deriz. Ama ben her zaman söylerim. Parlamenter modeli esas alan bir anayasa bu memleketin sorunları uzun vadede çözmez. Daha bunu bir daha söyleyeyim. Hiç olmazsa içimde kalmasın. Ölüm var, kalım var. Yani o zabıtlara geçsin istiyorum. Bu tartışılsın Türkiye’de. Yarın yapılan yeni Anayasa sorunları çözmediği zaman Türkiye’de “Ya bak gördün mü? Bunu yıllardır söyleyen adamı, biz bu adamı niye dinlemedik? Bu partiyi niye dinlemedik?” desinler. Ve buradan bir sonuç çıkmaz. Ben biliyorum üç partide parlamenter sistemde direnecek. Onda bir şüphem yok. Ama en azından kayıtlara geçsin diye tartışılması lazım. Çünkü, Anayasa ona göre yapılacak. Sen şimdi kumaş aldın gittin. Adam kumaşı kesmişse kendi kafasına göre, artık benim elbisem şöyle olsun demenin bir anlamı yok. Sana baştan soracak. Ve ona göre kesecek senin pantolonunu ve ceketini. Bunu niye söylüyorum. Çünkü, kimi siyasi partiler, ismini vermeyeyim “efendim işte Başkanlık modeli gündeme gelirse biz masadan kaçarız”. Niye? Başkanlık sistemi zehir mi zemberek mi? Başkanlık modeli dünyada en süper ülkenin yönetimi değil mi? İlk defamı bunlar Türkiye’de tartışılıyor? Enteresandır, Türkiye’de iki zıt parti, yani hafızam zaten bunu almıyor. Biri “Başkanlık modeli gelirse masadan kaçarım” diyor. Öteki de aynı şeyi söylüyor. Nasıl oluyor o zaman? Yani, biri federal yapı olur diye korkuyor kaçıyor. Öteki federal yapı istemesi lazım iken oda kaçıyor. Demek ki, böyle bir şey yokmuş ortada. Kaçtıkları başka bir şey varmış demek ki ortada. Ben ortaya fitne atmak fitne çıkartmak istemem ama demek ki bunların sözlerini tarihe not düşülsün diye söylüyorum. Sözüm ortada. Herkes alsın alacağını. başkanlık sistemi gelirse masadan kaçarım diyor. Kaçtıkları demek ki başka bir şey var ortada. Benim mantığım almıyor bunları.
Anayasa’nın uzunluğu kısalığı güvence vermiyor devlete.
Yücel S.USTA: Tüm bunların yanında Anayasa uzun mu kısa mı olsun diye bir tartışma var?
Burhan KUZU:Evet bu tartışmada var. Ve buda orda konuşulacak. Anayasa kısa mı olsun uzun mu olsun? Tabi Dünyada, Her ülkenin kendi şartları var. Mesela, İngiltere’de yazılı anayasa yok. Amerika’da ise 7 maddelik anayasa var ve 280 milyonu yönetiyor. Bu arada Hindistan’a gidiyorsun orda 436 maddelik Anayasa var. Sonradan biraz düzelttiler onlar. Bu tarafa geçiyorsun. Yugoslavya’da 406 maddelik Anayasa vardı. Paramparça oldular. Yani, Anayasa’nın uzunluğu kısalığı güvence vermiyor devlete. Eğer bu bir teknik metinse Anayasa, kanunları gibi, tüzükleri gibi olmamalı. Kısa olmalı. Madde sayısı az olur, çok olur ama neyin Anayasa konusu olduğunu çok iyi belirlemek lazım. Mesela, Ormanların korunması, Çiftçinin korunması. Efendim, Tarım arazilerinin Korunması, Gençliğin korunması, Sanatçının korunması, Tüketicinin korunması vs. filan diye. Burada, Anayasada var. Saydığım bu konular çok önemli konular. Ama bunlar Anayasaya yazılmadan korunamaz mı? Korunur. Yasa zaten koru demiyor ki? Yani yazmak korumak için yetmiyor. Dolayısıyla kısaltmada bu yöntem olmalı. Evvela, neyi koyacağız, neyi koymayacağız? Ne kanunda kalsın, ne buraya girsin? Genellikle az gelişmiş ülkeler bunları Anayasaya yazarlar. Sebebi biz bu işin farkındayız mesajı vermek topluma. Korumak için varız anlamına gelen bir yaklaşım bu. Ama bu koruma tek başına yetmiyor. Dolayısıyla bir bu olmalı. Mesela bu başka ülkelerde de var. Örneğin Amerika Anayasasında, içki kaçakçılığı konusunda hüküm var. Orada sorun yaşamış adamlar. Bir başka örnek, İsviçre Anayasasına, büyükbaş hayvanların kesimi konusunda hüküm koymuş. Gözü bağlanır, söyle yapılır gibi. Bu Anayasa konusu değil. Ama demek ki, kimi sorunlar yaşanmış ki orada, buna dayanarak sosyolojik olarak koymuş Anayasasına. Böyle, derin sorunlu bir iki örnek olabilir. Ama genel olarak bunların Anayasa konusu olmadığını bilmemiz lazım. Batı ülkelerinde ki Anayasa genel gözlemim, Avrupa ülkelerinde daha kısa oluyor, Doğu’ya gittiğimizde daha uzun oluyor. Yani az gelişmiş ülkelerin uzun, gelişmiş ülkelerin daha kısa oluyor.
Yücel S. USTA: Peki neden böyle oluyor?
Burhan KUZU: Yani, sorunlarını uygulamada kısa olanlar daha rahat çözebiliyorlar. Çözüyor işte adam neden yazsın? Kısa yazalım bizde gelişelim. Yok olmaz. Geliştiğin zaman kısa yazıyorsun. Bu olgunluk meselesi.
Bu Anayasa bir milat olacak Türkiye’de.
Yücel S.USTA: Bu anayasa yapıldığında Türkiye’nin neyini çözecek?
Burhan KUZU: Öyle ya, Anayasa yapıldığında Türkiye’nin neyini çözecek? Nesi düzelecek toplumun? Ben Toplumla görüştüğüm zaman, gittiğim yerlerde millet, Anayasa’dan büyük bir beklenti içinde. Bizde meşrutiyet döneminden kalma bir hatıra var. O yıllarda Tanin Gazetesi Anadolu ya gider. Bir kasabaya uğramış onların sorunlarını dinlemiş. Ve sormuş “bunlar nasıl çözülecek, ne yapıyorsunuz” diye. Vatandaş cevap vermiş. “Valla İstanbul’a tanzimat denen bir şey gelmiş. Yakında bize de geleceği söyleniyor. İşte o gelirse bunlar çözülür diye umuyoruz”. Tabi her şeyin çözümünü tek başına buradan Anayasa dan beklemek doğru değil. Anayasa tek başına Türkiye’de her şeyi çözmez. Ama bu Anayasa Türkiye’de hele hele dört partinin mutabakatı ile çıkarsa, birde referanduma giderse, onu artık o günkü şartlar belirler ve buna Meclis karar verir ben bir şey diyemem, ama gittiğini varsayalım. Büyük bir oranda da kabul gördüğünü düşünün siz, işte o zaman Bu Anayasa bir milat olacak Türkiye’de. Askeri bir takım yükümlerden tamamen arındırılmış, sivillerin tamamen yazdığı ve insanların ümit bağladığı bir metin olacak. Bir doping olacak. Sil baştan yapılmış olacak. Bismillah denilecek ve yola yeniden başlanmış olacak. Bu önemli. Yani, ne getirecek denilir ya, bir hava verecek Türkiye’ye. O temennilerle bekliyoruz. Partilerimiz şu an da herhangi bir sorun çıkartmayacağa benziyor. Ama Mayısta netleşecek son durumlar. Ana hatlarıyla bunlar söylenebilir.
Yücel S.USTA: Anayasa ile ilk anda ilgili olduğu görülmese de, Anayasa ya endeksli kanunlar çerçevesinde sormak istiyorum. Tutuklu gazeteciler hakkında söyleyecekleriniz?
Burhan KUZU:Evet, ama o konu maalesef yanlış aksettiriliyor. Bunu da düzeltmem lazım. Oda şudur. 63 gazeteci var içeride. Bu rakam bazen abartılarak çok daha fazla olarak gösteriliyor. 63 gazetecinin içinde sanki tamamı fikir suçuymuş gibi. Fikir suçundan yatan yok. 2 tanesi var onlar da, Oda TV ve Ergenekon dan suçlu olarak götürülmüş. Normal yargılanan davalara baktığımızda 63 gazetecinin 2 tanesinin suçu belki ifade özgürlüğü denebilir. O da terör örgütünü övmek suçu. Onun dışında, normal mahkemelerde yargılanan ve bizlerin rahatça ulaşabildiği dosyalara baktığımız zaman gördüğümüz; 61 gazetecinin suçu çok farklı. Adam öldürme var, gasp var, tecavüz var, cinsel taciz var, yaralama var. Bu tür suçlar daha çok. Dolayısıyla bu çerçevede bunu açıklamak isterim.
"Bana KCK operasyonlarını sorarsanız. Ben, hem şahıs olarak, hem de Anayasa komisyonu başkanı olarak destekliyorum."
Yücel S.USTA: Son zamanlarda gündemde olan KCK operasyonları hakkında söyleyecekleriniz ve BDP ’nin bunu bahane ederek Anayasa çalışmalarına engel olacağı söylentisi ?
Burhan KUZU: Bunu duyuyoruz. Ve biz gittiğimiz zamanda, yani partileri komisyon olarak ziyaret ettiğimiz zamanda, bunları orda da söylediler. Dedik ki, bu doğru değil. Anayasa yapılsın. Ve eğer dediğiniz doğruysa gelir Anayasa çerçevesinde çözeriz. Ayrıca oradaki o konu çok abartılıyor. KCK da 6000-7000 kişi içeri alındı. 3800 kişi tutuklu olduğu söyleniyor ama ben İç İşleri Bakanıma sordum. 600 kişi var tutuklu. Yani rakamlarda 8-10 katı aşırı abartılı. Bana KCK operasyonlarını sorarsanız. Ben, hem şahıs olarak, hem de Anayasa komisyonu başkanı olarak destekliyorum. Eğer o iddianameler doğruysa, KCK esasen PKK’nında BDP’ninde, Güneydoğudaki Belediyelerinde üst yapısı olarak görülüyor. Ve, devletini kurmuş, yasama yürütme ve yargı organları var. Hakkari’de bir bölgede kendi yargılamasını kendi yapıyor. Kendi onaylıyor. Vatandaşa ceza kesiyor. Vergi topluyor. Kim Belediye Başkanı olacak o karar veriyor. Kim Milletvekili olacak o karar veriyor. Dolayısıyla, bunlara gidilmeden kimse karar veremiyor. Birde en önemlisi ve asıl olan, PKK’nın mali kaynaklarını bunlar oluşturuyorlar. Durum bu.
